Gezi Tutuklamaları 500’üncü Gün… İstanbul’da TMMOB Önünde Eylem: “AKP Hükümeti Manipülasyonlarla Gezi’nin Aydınlık Yüzünü Lekelemeye Çalışıyor…
Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan Can Atalay, Mücella Yapan, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay ve Mine Özerden’in tutukluluğunun 500’üncü gününde İstanbul’da protesto düzenlendi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Sekreteri Seyfettin Avcı, “AKP milletvekili adayı olan ‘hakim’ kararıyla arkadaşlarımız 500 gündür tutuklu. anlarından biri olan Gezi’yi suçlamaya, manipülasyonlarla Seyahat’in parlak yüzünü karalamaya çalışıyor.”
Tutuklanan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili, avukat Can Atalay, mimar Mücella Yapan, şehir planlamacısı Tayfun Kahraman, sinema yapımcısı Çiğdem Mater, akademisyen Hakan Altınay ve belgeselci Mine Özerden’in gözaltına alınmasının 500. gününde İstanbul’da protesto Gezi Parkı davası kapsamında. yapıldı. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükşehir Şubesi önündeki eyleme CHP İstanbul Milletvekilleri Gökan Zeybek, Suat Özçağdaş, aileleri ve yakınlarının yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
MUSTAFA ATALAY: HAKİM AKP’NİN ASKERLERİNDEN BİRİ
“Karanlık gider, Gezi kalır”, “Siyasi tutsaklar namusumuzdur” ve “Kanunsuz esaret sona erer” sloganlarının yer aldığı açıklamada ilk konuşan Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay oldu. Seyahat davasında belgesiz ve dayanaksız ceza aldığını söyleyen Atalay, kısaca şöyle konuştu:
“Bir önceki duruşmada oybirliğiyle beraat eden karara siyasiler el koydu ve (Osman) Kavala’nın tahliye kararını aldı. Katakulli ve o mahkeme bu mahkeme Çarşı davasıyla birleştirildi ve oyun oynanarak mahkum edildi. Ben bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bu hakim, ‘Hakimler tasfiye ediliyor’ diyerek içi boşaltılan yargıya atanan AKP militan ekiplerinden biri de Fethullahçı hakimler. Hakim olmadan önce Samsun’un Bafra ilçesinde serbest avukatlık yapmış, belediyede hukuk danışmanlığı yapmış, AKP’den milletvekili adaylığı için başvurmuş, Tayyip Erdoğan da sosyal medyada yer almıştı.” Güzellikler sunan bir insan.Bununla kalmayıp eşi de Samsun ve Bafra civarına itirafçı olarak başvuruyor.Ne kadar akrabası olursa olsun Fethullah’la akraba olduğu iddia ediliyor, Fethullah’la bağlantıları olduğu belirtiliyor. , bu şekilde takip ediliyor.”
CAN ATALAY: ZULÜM DEĞİL ADALETSİZLİK; BİZ KAZANACAĞIZ
Can Atalay’ın cezaevinden gönderdiği mesajı annesi Şükran Atalay okudu. Atalay, “500 gün boyunca dayanışma içinde olan tüm dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Zulüm değil, haksızlığı kazanacağız. Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik ülkesini hep birlikte inşa edeceğiz. Yaşasın dayanışma. ” Şükran Atalay da davette bulunarak, “Buradan adalet mensuplarına seslenmek istiyorum. Çocuklarının yüzüne bakmaktan utanmasınlar. Bırakın vicdanlarıyla, hukuk kurallarıyla karar versinler.”
HALİDE ÖZERDEN: AKRABALARIMIZ, YAPMAMADIĞI AĞIR ŞARTLARIN SALDIRILARINA UĞRAYOR
Mine Özerden’in annesi Halide Özerden de şunları söyledi:
“500 gün dil açısından kolay. Haftada bir sevdiklerimizi pencereden izliyoruz, ayda bir sarılıyoruz. Bir anne olarak dilim tutuluyor. Kızıma uzun süre bakıp sadece izliyorum. Mahkeme kararı önümüzde. Rıza vermelerini bekliyoruz. Lütfen kendi yakınlarını düşünün ve empati yapın. Sadece Anayasa’daki haklarını kullanan gezici mahkûmların anayasa hatası yaptığını kabul etmesinler. Hükümet bunu yapmalı. Ya anayasal hakları askıya alın, ya da kamuoyu bu hakların olmadığını bilmeli, ya da bu hakları kullananları hatalı kabul edip özgürlüklerinden mahrum etmeli, bu ikilem onları yıllarca elinizden almasın, neden bu ikilem? . Akrabalarımıza belgelerde ciddi hatalar yapılıyor. Onlar bunu işlenmiş olarak kabul ettiler. Belge ve delil olmadan hata yapılır mı? Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm yetkilileri vicdani değerlendirme yapmaya davet ediyorum. Adalet lazım. herkes için. Hepinizi Bakırköy’den selamlıyorum. “
MÜCELLA YAPICI: DAYANIŞMANIZ BİZDEN
Mücella Yapıcı, kızı Cansu Yapıcı aracılığıyla gönderdiği mesajda şunları vurguladı:
“Değerli dostlar sevgili Osman Kavala, 2 bin 137 gündür sizden uzağız, 500 gündür de sizden uzağız ama sesiniz kulaklarımızda, sohbetiniz damgalı mektuplarımızda görüldü. adalet talebiniz, dayanışmanız ve desteğiniz her zaman yanımızda. özgür ve güzel günlere olan inancınız ve inancınız. Hukuksuz günleri saymıyorum, umudu büyüttüğümüz, karanlığı ortadan kaldırdığımız günlerde hepinizi kucaklıyorum. üzerimize indi.”
HAKAN ALTINAY: ADALET, BELGE, DELİL NEREDE?
Hakan Altınay’ın açıklaması Taksim Dayanışması’ndan Akif Burak Atlar tarafından da okundu. Altınay, mesajında şunları kaydetti:
“Değerli dostlar, 500 günlük nöbetinizi dayanışmayla selamlıyorum. Bizi Türk milleti adına yargılayan ve 18 yıl hapis cezasına çarptıran yetkililere tek bir sorum var. Bizi, hükümeti zorla aciz bırakmaya çalışmakla suçladınız. ve şiddet. Kanıt nerede? Belge nerede? Tanık nerede? Aylardır aynı soruyu soruyorum. Cevap veren yok. Adaletin ve vicdanın yeniden ortaya çıktığı özgür günlerde buluşmak dileğiyle.”
MERİÇ DEMİR KAHRAMAN: SİYASET DEĞİL ADALET; HUKUKTA OLMALI
Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, 500 gün boyunca dayanışmayı sürdürenlere teşekkür etti. Kahraman duygularını şöyle anlattı:
“Bugün 500. gün. 500 gün ne demek? Yargıtay 3. Ceza Dairesi önünde belgemizi tutan tüm avukatları, hakimleri, belgeye bakarak 500 günün ne anlama geldiğini düşünmeye davet ediyorum.” Evlerine, eşlerine, çocuklarına, sevdiklerine bir baksınlar ve bunun ne anlama geldiğini bir kez daha düşünsünler.Cumhuriyetimizin 100. yılında adalet, adaletin terazisi siyasetin değil hukukun yanında olmalıdır. Önlerindeki dosyada sevgili Hakan’ımızın aylardır sorduğu soruların cevabını bulabilecekler mi? Delil var mı? Tanık var mı? Delil var mı? “Tanık var mı?
TAYFUN KAHRAMAN: DEMOKRASİ VE ADALET MÜCADELESİNİ DEVAM EDECEĞİZ
Tayfun Kahraman’ın eşi aracılığıyla gönderdiği mesaj şöyle:
“Bu hukuksuzluk hâlâ devam ediyor. Güçlüler, güç göstermek, kaygı duvarları örmek için bizi 500 gündür esaret altında tutuyor; seyahatle birlikte demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe açtığımız kapıyı hep çarpmak istiyorlar ama biz buna rağmen Demir parmaklıkların ortasında tutuluyorlar, birlikte çıktığımız bu yoldalar.Taleplerimizi dile getirmeye, mesleki birikimimizi ülkemiz yararına kullanmaya, demokrasi ve adalet için çabalamaya devam edeceğiz. Ülkemiz hapishanelerde geçen 500 gün boyunca pek çok olaya tanık oldu.Protesto ettiğimiz için esir tutulduğumuz kira alımları şehirlerimizin yıkılmasına neden oldu.Deprem, hükümetin afetlere karşı kabalığını ve bilgisizliğini gün yüzüne çıkardı. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde yapılan hatalara rağmen demokrasi ve adalet isteyen milyonlarca insanın ön plana çıkması hayal kırıklığı yarattı. Bu karamsar tabloya rağmen biz doğru için çabalamaya devam edeceğiz. Demokratik, adil ve özgür bir ülkede, sağlıklı ve dindar şehirlerde eşit vatandaşlar olarak yaşamayı hedefliyoruz. Değerli dostlar, son 500 günde demokrasi ve adalet talebine verdiğiniz destek ve hukuksuzluklara karşı gösterdiğiniz dayanışma için sizlere çok teşekkür ediyorum. Umarım bu hukuksuz tutukluluk bir an önce son bulur ve özgür günlerde hep birlikte oluruz. O günün bir an önce gelmesi ümidiyle hepinizi özlem ve özlemle selamlıyorum. Dostluğum ve sevgimle.”
SEYFETTİN AVCI: DELİL OLMADAN CEZAEVLERİNDE TUTULMAYA DEVAM EDİYORLAR
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) adına Asalettin Arslanoğlu ve İstanbul Tabip Odası (İTO) adına Osman Küçükosmanoğlu’nun konuşmalarının ardından hazırlanan ortak bildiriyi okuyan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Sekreteri Seyfettin Avcı, kucaklaşmaya devam edeceklerini belirtti. Gezi ve dayanışma gösterin. Avcı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülke tarihinin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi direnişine suç isnat etmek amacıyla hükümetin kontrolündeki yargı mensupları tarafından çıkarılan hukuka aykırı tutuklama kararının üzerinden 500 gün geçti. Ülkemizin her bölgesinden ve bölgesinden vatandaşlarımızın itiraz ve taleplerini yüksek sesle dile getirdiği toplantıda, başta Şehir Plancıları Odamız Onur Kurulu Üyesi Tayfun Kahraman ve Can olmak üzere Çiğdem Mater, Mine Özerden, Hakan Altınay ve Osman Kavala arkadaşlarımız yer aldı. Mimarlar Odamız Hukuk Müşaviri Atalay, hiçbir hukuki gerekçe ve delil olmaksızın cezaevinde tutulmaya devam ediyor.Arkadaşlarımız AKP milletvekili adayı olan ‘hakim’ kararıyla 500 gün tutuklu kaldı. Yargının hukuka aykırı olarak elde ettiği ‘deliller’in FETÖ’cü firari bir savcı tarafından yeniden değerlendirilmesi sonucu ülke tarihinin en önemli kırılma anlarından biri olan Gezi’yi suçlamaya ve karalamaya çalışıyor. Manipülasyonlarla Seyahat’in parlak yüzü.
“GEZİ MİLYONLARCA VATANDAŞIN OLUŞTURDUĞU SOSYAL BİR ETKİNLİKTİR”
Gezi direnişi doğal alanlarımızı, parklarımızı, meydanlarımızı betona boğmamalı; Kıyılarımızın, ormanlarımızın, meralarımızın rantlara kurban edilmemesi, sağlıklı ve inançlı yaşam alanlarında hep birlikte huzur içinde yaşayabilmemiz için milyonlarca vatandaşımızın haykırdığı toplumsal bir olaydır. TMMOB ve ona bağlı odaların temel amaçlarından biri bilim ve teknolojiyi kullanarak kamusal alanları kamu yararına savunmaktır. Bu bağlamda toplumun ortak gideri olan Gezi Parkı’nın betonlaşmaması ve merkezdeki en değerli deprem toplanma alanının engellenmesi için milyonlarca vatandaşın çabasının sözcüsü olmak suç değildir. İstanbul’un inşaata açılmasına son verildi. Arkadaşlarımız Gezi’ye katılan milyonların sözcüsü oldu. Dönemin Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası müdürü Mücella Yapıcı ve Mimarlar Odası avukatı Can Atalay’ın suç işlemediği; tarihi tecrübeyle oluşturduğumuz mesleki etik ilkelerimiz doğrultusunda TMMOB çatısı altında görevlerinin gereğini yerine getirmişlerdir. Bu arkadaşlarımız halkın çıkarlarını savundukları, Taksim Meydanı’nı ve Gezi Parkı’nı korudukları, mesleki sorumluluklarını yerine getirdikleri için hiçbir kanuna, gerekçeye dayanmaksızın 500 gündür cezaevindeler.
“YASASI OLARAK GENİŞ BİR BÜYÜME”
Cezaevinde kaldıkları her gün, her an hukuksuzluk katlanarak artıyor. Öte yandan 500 gün boyunca her gün düzenlediğimiz Adalet Nöbetleri ile dostlarımızın yanında olmaya ve onlarla dayanışmamızı genişletmeye devam ediyoruz. Dezenformasyon cihazı haline gelmiş medya kanallarının iftiralarına, tarihi kendince çarpıtmaya çalışan siyasetçilerin tüm iftiralarına rağmen arkadaşlarımız toplum gözünde masumiyetini ve haklılığını korumaktadır. Onurlu direnişimiz, 500 gün boyunca ailelerinden ve sevdiklerinden koğuşlarda uzak tutulmasına rağmen kararlılıkla, bir an bile tereddüt etmeden Gezi’yi savunuyor ve toplum için yazmaya, çizmeye, üretmeye devam ediyor. Seyahat direnişine katılan milyonların intikamını almak için hukuksuzca hapsedilen dostlarımızla gurur duyuyoruz. Nasıl ki seyahat direnişi bu ülkenin şanlı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi davasında tutuklanan dostlarımız da bizim namus ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır. Seyahat direnişinin arkasında dururken Seyahat Davasında yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın yanında dimdik durmaya devam ediyoruz. 500 gündür yürüttüğümüz adalet nöbetleriyle dostlarımıza desteğimizi, dostlarımızla dayanışmamızı gösteriyoruz.
“DOSTLARIMIZ ÖZGÜRLÜKLERİNİ ALANA KADAR ADALET NÖBETİMİZİ DEVAM EDECEĞİZ”
Gezi’ye baktığımızda bilim ve teknolojinin ışığında barış içinde, onurlu, tüm canlıların yaşam hakkına saygılı, barış içinde yaşayacağımız adil bir ülke umudunun ne kadar canlı olduğunu görüyoruz. Bu umudu bastırmak ve yok etmek için haktan ve hukuktan koparak nasıl pervasızlaştıklarını biliyoruz. İktidarın kaygı kaynağı olarak Gezi’nin hâlâ canlılığını ve yeniliğini koruduğunu görüyoruz. İşte bu nedenle Gezi’yi ve Gezi davasında tutuklu bulunan arkadaşlarımızı savunmaya, onlarla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Dostlarımız özgürlüklerine kavuşuncaya kadar 500 gün boyunca günlük adalet nöbetimizi sürdüreceğiz. Adalet için bu kararlı mücadelemizi tüm dost kurum ve kuruluşlarla, tüm meslektaşlarımızla birlikte sürdüreceğiz. Gezi direnişi sonrasında farkındalık ve ortak kamusal alan sahiplenmesi bugün Dikmece Akbelen’de gelişmeye devam ediyor. Gezi’den korkmakta haklılar. Gezi’yi karıştırmaya çalışmakta haklılar ama bu nafile çabalar karşısında biz arkadaşlarımızla omuz omuza Gezi’yi savunmaya devam edeceğiz. Tutuklu dostlarımızın bir an önce serbest bırakılması için çabalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Biz kazanacağız.”